Yeni İş Anlaşmalarına ÇEF ile İmza Attı
Devamı...
Ardahan doğumluyum. 1982 yılında İstanbul’ageldim. İstanbul’a geldiğimde plastik sektörü ile tanıştım ama plastiğin ne olduğunu dahi bilmiyordum. Ardahan’da doğup büyüdük o güne kadar plastik sektörü ile ilgili bir bilgimiz olmadı. Memleketimizde hayvancılık ve tarım vardı, başka bir şey bilmiyorduk. Plastik sektörünü İstanbul’a geldiğimde tanıdım. 1982 yılında bu sektöre girdim. Uzun yıllar bu sektörün tüm zorluklarını gördüm. Tabiri yerinde ise hammallığını yaptım, işçiliğini yaptım, ustalığını yaptım, yöneticiliğini yaptım. Allah nasip etti daha sonra kendi işimizi kurduk. 1997 yılında ticaret hayatına başladım. 1997‘den 2003 yılına kadar üç ortalıklı bir firmamız vardı. 2003 yılına kadar o firma ile çalışmaya devam ettik daha sonra 2003 yılında ayrıldık. Bir aile şirketi kurduk. SEM-KA plastik olarak 2003’ten beri ticaret hayatımıza devam ediyoruz.
SEM-KA OLARAK KÖKLÜ BİR GEÇMİŞE SAHİPSİNİZ, SEM-KA NASIL KURULDU, SEM-KA İSMİNİN AÇILIMI NEDİR?
SEM-KA Plastik 2003 yılında aile şirketi olarak kuruldu. Benim 3 tane evladım var. İsimleri Sinem, Elif ve Mert. Sinem’in S’si Elif’in E’si Mert’in M’si, KA ‘da soy ismimiz Kaya ordan geliyor. SEM-KA Plastik isminin açılımı bu şekilde. SEM-KA plastik geniş ürün yelpazesine sahip; PP, PS, PE TERMOFORM (vakum) ürünleri ve değişik çeşit ve ebatlarda Viyol Kap, Seperatör, Bardak Tabak gibi ürün gruplarıyla Gıda, İlaç, Cosmetic, Tarım vibe. sektörlerde helmet vermektedir. Bünyesinde bulunan Extruder Levha Hattı ile Gıda, Otomotiv, Beyaz Eşya, Aydınlatma ve Reklam Sanayi’nin PS, ABS, PP, PE hammadde ihtiyacını karışılabiliyor. Ağırlıklı olarak fide viyolleri, thermoform saksı üretimi yapıyoruz. Biz ürünü kilo ile alıp adetle ile satıyoruz. Kilo ile ürün satmayız. Bizim işimizde gramaj çok önemli belli bir gramajın üzerine çıkmamamız gerekiyor. Bu gramaj da mikron ayarı ile sağlanıyor. Levhayı çekerken ben çoğu zaman mikrometre kullanmam. Elimle dokunduğumda o ürünün şurası kalın şurası ince derim. Artık eller mikrometre görevini görüyor. Bizim üretim ile alakalı dışarıya hiçbir bağımlılığımız yok sadece hammadde de dışarı bağımlılığımız var. Hammaddeyi alıyoruz, önce Extruder levha hattında işleyerek yarı mamul yapıyoruz daha sonra yarımul halindeki bobinlere thermoform makinalarında kalıplarla şekil veriyoruz. Ürün olarak paketlenip çıkıyor. Kullandığımız makinaların hepsi otomatik makinalar her makinanın başında bir eleman olması yeterli oluyor ve çok eleman ihtiyacımız olmuyor. Her makinada bir kişi malzeme ayarını yapmak için orta da bir usta olması yeterli oluyor. Şu an toplam üretimde çalışan 17 çalışanımız var ve tümü otomatik makinalar olduğu için bu sayı yeterli oluyor fakat ihtiyacımız olduğunda çevre de kalifiyeli eleman bulmakta zorlanıyoruz.
SİZ ARDAHAN’DA MI BÜYÜDÜNÜZ ?
Evet, 1982 yılına kadar Ardahan’da yaşadım. 1982 yılında İstanbul’a geldim. Çocukluğum Ardahan da geçti, gençliğim İstanbul’da. Mutlu musun diye sorduklarında evet mutluyum ama insanın doğduğu yer her zaman için ön plandadır. Ama bide doyduğumuz yer var. Doyduğumuz yere de her zaman önem veriyoruz. Ardahan ile bağımı hiçbir zaman koparmadım. Yılda en az 5 – 6 defa giderim. SEM-KA Plastik nasıl kuruldu biraz bundan bahseder misiniz? SEM-KA Plastik 2003-2014 yılları arasında İstanbul İkitelli’de ki üretim tesisinde faaliyetlerini sürdüyordu. 2014 yılında Çerkezköy’e taşındık. Biz Çerkezköy’de kiralık yer ararken mülk sahibi olduk. İstanbul’da ki fabrikamızın yeri kiraydı, Çerkezköy’deki fabrikamızın yeri kendi yerimiz. 2014 yılında da burada imalata başladık. Bu dönemde bizim çalıştığımız bayii dediğimiz firmamız bizi batırdı. Ona rağmen burada mülk sahibi olduk ve yolumuza bakıp devam ettik. Verilen söz bizim için çok önemli ve işimizde zaman büyük bir öneme sahip. Çünkü bitki yetiştiriliyor, ürün bir gün geciktiğinde o bitki zarar görüyor ve ölüyor. O yüzden, zamanında teslim yurtiçi müşterilerimiz içinde yurtdışı müşterilerimiz içinde çok önemli. Bu yüzden müşterilerimiz bize güveniyor ve müşteri potansiyelimiz bu yüzden fazla. Bazen kargo aşamasında sıkıntı yaşıyoruz buda teslimatın gecikmesine yol acıyor biz çoğu zaman nakliyeyi üstlenmiyoruz çıkan aksaklıklar bizimle ilgili olmadığından biz ürünümüzü gününde hazırlasakta nakliye de bazen sorunlar olabiliyor. Gümrükte problem çıkabiliyor, kimse sıkıntı yaşamak istemez ama genel olarak teslimatlarımızda hiç gecikme olmuyor. Çünkü bitki geldiği gün diğer tüm malzemeler hazır olmalı ki bitki zarar görmesin. O ürünün içerisine bitki ekilecek sulanacak ve bitki orada can bulacak. Aile şirketiyiz ve çalışanlarımız ile aramızdaki, bağ çok kuvvetli. 2014 yılında İstanbul’dan fabrikamızı Çerkezköy’e taşırken tüm çalışanlarımız ile birlikte Çerkezköy’e geldik. Sadece tek bir çalışanımız bizimle birlikte gelmedi. Tüm elemanlarımız ile Çerkezköy’e geldiğimizden bu yana birlikte çalışıyoruz. Çalışanlarımız ile aramızda ki bağ çok kuvvetli ve aile gibiyiz. Şu an fabrika müdürümüz olan Sevgi Hanım ile kurulduğumuzdan beri çalışıyoruz. Sevgi hanım bizimle çalışmaya muhasebe görevi ile başladı. İlk iş görüşmesine geldiğinde acil birine ihtiyacımız var. Otur başla dedik ve o gün bugündür Sevgi Hanım bizimle birlikte çalışıyor.
PEKİ NEDEN PLASTİK, BU SEKTÖRÜ SEÇMENİZİN ÖZEL BİR SEBEBİ VAR MIYDI ?
Tamamen Allah’ın takdiri diyeceğim buna. Ben bu işe başlarken kendimi hazırlayıp plastik işine gireceğim demedim. Bu işe başladığımızda sektör ile ilgili bir bilgi birikimimiz yoktu. İstanbul’a gelmemiz bu işle başlamamıza plastik sektörüne girmemize vesile oldu. Plan programımızı yaptık ve işe başlayıp bugünlere geldik. Bugüne kadar işimde hep şuna çok önem verdim; hiçbir zaman için yalan söylemedim, kimsenin malına mülküne göz dikmedim, hep helal kazancımın peşinde koştum ve koşmaya da devam ediyorum. Yenilikçi olup zamana ayak uyduruyoruz. Yeni bir gelişme olduğunda öğrenip araştırıp kendimize uyarlamaya çalışıyoruz. Bir insan işini ne kadar severek yaparsa o kadar başarılı olur. Ben işimi severek yapıyorum. Birisi ile bir şey konuşup sözleştiysek o sözü tutmaya önem veririm. Buna örnek olarak bir anımı anlatmak isterim .Bundan yıllar önce 2002 yılında, Sabancı Grubu ile çalışıyoruz. Sabancı Grubu’ unun Beykoz Acarkent’te bir yerleri var. O dönemler Sabancı Grubun tedarikçiliğini yapıyorduk. Süt ürünleri ile ilgili gıda kapları üreten bir firmamız vardı. Şevket Sabancı tüm tedarikçileri ile her hafta Cuma günü toplantı yapıyordu. Toplantılarda çoğu zaman konuşulanları dinliyordum. Söz hakkı bile düşmüyordu bize. Bir gün yine haftalık olan bir toplantıya gittim. Trafikten dolayı beş dakika geç kalmıştım. İçeri girdim ve kusura bakmayın geç kaldım hakkınızı helal edin deyip oturacağım yere geçtim. Tam o sırada Şevket Bey ‘’Dur bir dakika’’ dedi ve ‘’Oğlum çık dışarı’’ deyip beni dışarı çıkardı ve kapıyı kapattı. Toplantı bitene kadar gitmedim ve sabırla bekledim. Toplantı bitti herkes dağıldı Şevket Bey toplantı odasından çıktı beni gördü. ‘’Gitmedin mi sen’’ dedi. ‘’Hayır efendim gitmedim’’ dedim. ‘’ Toplantı saat 9’da idi. Neden geç kaldın’’ dedi. ‘’Efendim işte İstanbul trafiği’’ diye cevap verdim. Sen o trafiği hesap edip çıkacaktın evin nerdeyse beni ilgilendirmiyor, işin nerdeyse beni ilgilendirmiyor hesabını yapacaktın benden önce toplantı odasında olacaktın, bu sana ders olsun dedi. Ertesi hafta bana iki dakikalık bir söz hakkı vermişlerdi. İki dakika da ne anlatabilirsin yaptığımız işten bahsettim kendimden bahsettim. Diğer hafta gittiğimde bir baktım ki Şevket Bey oturduğu koltuğun yanında ki koltuğa ismimi yazmışlar, görünce şok oldum. Yaklaşık 80 kişinin olduğu kocaman yuvarlak bir masaydı, ve o gün Şevket Bey’in yanına oturdum. Şevket Bey bana o gün tekrar söz verdi. Önce kendimi tanıttım ne iş yaptığımızı söyledim. Benim demin konuşurken unuttuğum bir şey var, ben işimle alakalı hakikatten iyi ustayım benim asıl mesleğim ustalık üretimden iyi anlarım imalattan iyi anlarım. Şevket Bey, o gün oradaki CEO’lara şunları söylerken, sağ elini kaldırıp omzuma koydu ve bu hareketi bana güç verdi. ‘’Plastikle alakalı bundan sonra ne iş olursa Turgay Kardeşime sorun, olur ya derse ki bu bende yok bunu nerden temin edebilirim, diye sorun dedi.’’ Uzun yıllar güzel işler yaptık. Yine orada yaşadığım başka bir güzel bir anımdan bahsetmek isterim. Çatalca’da Çoban Süt Ürünleri adında bir yerleri vardı. Her hafta sonu beni çağırıyorlardı yeni ürünler yapıyorlar ve onların kapları üzerinde çalışıyorduk. O süre içerisinde hiç unutmadığım bir şey yaşadım. Bir gün ben çalışmaya gittim, odada çalışıyorum başka bir oda içerisine de bir makine koymuşlar, o makinada üretilen peynir el değmeyecek hava değmeyecek bir ürünmüş. Ürünün üretimini yapacaklar fakat makine bir türlü çalışmıyormuş. Sonraki hafta kalıp denemeleri için tekrar gittiğimde yine makinayı çalıştırmak için uğraşıyorlardı. Makinaya ayar yapıyorlar otomatiğe alınca makine çalışmıyordu. Makinayı İtalya’dan getirmişler ve İtalyan çalışanlar sorunu bulmaya çalışıyorlardı. O gün Şevket Bey ve makinayı aldıkları firmanın CEO’su da oradaydı. Ben makinada ki eksikliği gördüm, ne yapmaya çalıştıklarını sordum. Makinayı üreten müdür yaklaşık 2 aydır uğraştıklarını otomatiğe alınca hata verip çalışmadığını söyledi. Çalışmaz tabi dedim makine swij görmüyor ki. Ben geldiğimden beri kendi işime çalışıyorum ama gözüm bir yandan sürekli orda makine swij görmüyor çalışmıyor dedim. Makinayı otomatiğe alınca bir göz var o swijleri görmediği zaman çalışmaz. Makinayı üreten müdür ‘’Nasıl ya nasıl gördünüz’’ dedi. Oradaki İtalyan CEO ‘ya Turgay bey bir konu da bize destek olacak dedi. Bana tercüman falan getirdiler. Tercümana swiji bağlamaları gerektiğini sonrasında makinanın çalışacağını söyledim. Oradaki çalışanlar, Şevket Bey ve İtalyan CEO şaşırdı. Bunlar püf noktalar. Makine üzerinde çok fazla uğraştıkları için göz tembelliği olmuş ve görmemişler. Swijleri bağladılar ve makine çalışmaya başladı. Hiç unutmuyorum o gün CEO orda terör estirmeye başladı iki aydan beri bizi uğraştırıyorsunuz diye çalışanlarına bağırmaya başladı. Şevket Bey ile çalıştığım dönemlerde unutmayacağım güzel anılarım oldu.
UZUN YILLARDIR SEKTÖRDE AYAKTA KALABİLMEYİ NEYE BORÇLUSUNUZ?
Uzun yıllardır ayakta kalabilmeyi temiz ticaretimize borçluyuz. Her zaman önceliğimiz müşteri memnuniyeti, kalite ve helal kazanç olmuştur. Bu doğrultuda çizgimizi hiçbir zaman bozmadık.
SEKTÖRDE KARŞILAŞTIĞINIZ ZORLUKLAR VAR MI BU ZORLUKLAR NELERDİR?
Sektörde tabi ki diğer sektörlerde de olduğu gibi bazı zorluklar ile karşılaşıyoruz. Bunların çoğu siyasi, ekonomik zorluklar olmakla birlikte rakip firmalardan kaynaklı zorluklarda yaşanmaktadır. Örneğin; A ürünü bizim bünyemizde belli standartlarda üretilirken aynı ürünün farklı taleplerinin olması ve standartların dışına çıkılması bizim için iş gücünden kayıp anlamına gelmektedir. Hal böyle iken potansiyel müşterilerimiz farklı alternatif arayışlarına girebiliyor. İhracat yapıyor musunuz, ihracat yaptığınız ülkeler hangileridir? Üzerinde çalıştığınız bir bölge, potansiyel ülke/ülkeler var mı?Bir çok ülkeye ihracat yapıyoruz. Bunlardan bazıları; İsveç, İngiltere, Azerbaycan, Kıbrıs, Abu Dhabi, İran, Romanya, Makedonya, Kosova, Bulgaristan, İsrail, Gürcistan, Bosna Hersek, Ürdün, Senegal, İtalya, Libya, Fas, Avusturya, Lübnan, Malta… Belirli bir bölge ile sınırlı kalmak yerine dünyanın her yerine ihracat yapmayı hedefliyoruz. Tarım ve peyzaj olan her ülke bizim için hedef pazar yeridir. Her geçen gün daha çok ülkeye ihracat yapmaya devam ediyoruz. Çerkezköy Ticaret ve Sanayi odası Uluslararası İlişkiler birimi de hedef pazar arayışımızda bize destek vermektedir.
PANDEMİ SÜRECİ SİZİ ETKİLEDİ Mİ? COVİD-19 SÜRECİNİ NASIL YÖNETTİNİZ?
Pandemi döneminde hobi olarak ekim, dikim işleri, yapıldığından bizim ürünlerimizin satışında artış oldu. Pandemi bizim için yoğun bir çalışma süreci ile geçti. Yasakların olduğu dönemlerde kara kara düşünüyorduk. Siparişlerimiz var yasak olmasında çalışalım diye bakıyorduk. O dönemlerde yurtiçinde her yer kapanmada olduğu için yurtiçine iş yapamadık ama ihracatımız yoğun bir şekilde devam etti. Pandemi sürecinin bize olumlu bir etkisi oldu diyebiliriz. Bunun da sebebi diğer ülkelerin karantina süreçlerinin, kapanmalarının ne zaman nasıl olacağının belli olmamasıydı. Bu yüzden müşteriler alacakları ürünleri önceden aldılar. 3 ay sonra alacağı malı once aldı her an kapanma olabilir gibi hareket etti. Bu sebeplerden alımlarını öne çektiler buda bizim için avantaj oldu. Pandemi ve kapanma dönemini yoğun çalışarak geçirdik. Pandemi döneminde devlette işverene güzel destekler verdi. Uygun faizsiz krediler, 6 ay geri ödemesiz destekler verdi. Bu destekler biz işverenlerin bu süreci kolay atlatmasına destek oldu.